

Hemen hemen her an hepimizin başına gelebilecek durumlardan biri olan trafik kazasında aracın maddi hasara uğraması dolayısıyla değer kaybı meydana gelmektedir. Bu yazımızda değer kaybının tazmini amacıyla başvurulacak hukuki yollardan ve bu süreçte nelere dikkat edilmesi gerektiğine ilişkin hususlardan bahsedeceğiz:
İlgili tazminatın kanuni dayanağı Türk Borçlar Kanunu ve Karayolları Trafik Kanunu’nda düzenlenmiştir. Türk Borçlar Kanunu’nda:
“MADDE 49- Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür.
Zarar verici fiili yasaklayan bir hukuk kuralı bulunmasa bile, ahlaka aykırı bir fiille başkasına kasten zarar veren de, bu zararı gidermekle yükümlüdür.
MADDE 50- Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır.
Uğranılan zararın miktarı tam olarak ispat edilemiyorsa hâkim, olayların olağan akışını ve zarar görenin aldığı önlemleri göz önünde tutarak, zararın miktarını hakkaniyete uygun olarak belirler.
MADDE 51- Hâkim, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirler.
Tazminatın irat biçiminde ödenmesine hükmedilirse, borçlu güvence göstermekle yükümlüdür.
MADDE 52- Zarar gören, zararı doğuran fiile razı olmuş veya zararın doğmasında ya da artmasında etkili olmuş yahut tazminat yükümlüsünün durumunu ağırlaştırmış ise hâkim, tazminatı indirebilir veya tamamen kaldırabilir.
Zarara hafif kusuruyla sebep olan tazminat yükümlüsü, tazminatı ödediğinde yoksulluğa düşecek olur ve hakkaniyet de gerektirirse hâkim, tazminatı indirebilir.”
maddelerinde haksız fiilden kaynaklı tazmin, hukuki dayanağını bulmuştur. Haksız fiilin sebep olduğu zararlardan “değer kaybı alacağı” bu makalenin konusunu oluşturmaktadır.
Öncelikle değer kaybının tanımını yapacak olursak; maddi hasara uğramış olan aracın kazadan bir gün önceki ikinci el piyasa rayiç değeri ile meydana gelen kaza sonrasında onarımı tamamlandıktan sonraki ikinci el piyasa rayiç değeri arasındaki fark değer kaybı olarak tanımlanmaktadır. Değer kaybının hesaplanmasında ilk adım aracın durumu ve özelliklerinin değerlendirilmesidir. Yani aracın yaşı, kilometresi, hasar ve bakım geçmişi, marka ve modeli bu aşamada önemli etkenlerdir. İkinci olarak ise aracın piyasa değeri belirlenir. Piyasa değeri belirlenirken benzer özelliklere sahip araçların piyasa değerleri göz önünde bulundurularak belirleme yapılır. Tüm bu aşamalardan sonra değer kaybı miktarı ortaya çıkar. Ortaya çıkan bu değer kaybının tazmini amacıyla zarar görene Karayolları Trafik Kanunu Madde 97’de yer alan düzenlemeyle doğrudan doğruya talep ve dava hakkı tanınmıştır. Söz konusu madde uyarınca:” Zarar görenin, zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerekir. Sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması hâlinde, zarar gören dava açabilir veya 5684 sayılı Kanun çerçevesinde tahkime başvurabilir.” Bu maddede önem arz eden husus maddenin ilk cümlesinde de belirtildiği gibi dava yoluna gidilmeden önce karşı tarafın sigorta şirketine yazılı başvuruda bulunulması zorunluluğudur. Bu başvuru HMK açısından bir dava şartı olup yazılı başvuru yapılmadığı takdirde dava usulden reddedilme gibi bir tehlikeyle karşı karşıya kalacaktır. Sigorta kuruluşuna yazılı başvuru yapıldıktan sonra başvuru tarihinden itibaren en geç on beş gün içerisinde sigorta şirketi başvuruyu cevaplamaz veya da zarar görenin talebini karşılamazsa uyuşmazlık meydana gelir ve zarar gören bunun sonucunda dava açabilir yahut sigorta tahkim komisyonuna başvuruda bulunabilir:
Değer kaybının tazmini amacıyla ilk aşama yukarıda da belirtildiği üzere ilgili sigorta şirketine yazılı başvuru yapılmasıdır. Bu süreç teknik bir süreçten ibarettir ve doğru yönetilmediği takdirde herhangi bir sonuç elde edilememe ihtimali yüksektir. Yazılı başvuruda bulunurken sigorta şirketinin talep ettiği bazı evrakların başvuruyla birlikte sigorta şirketine gönderilmesi gerekmektedir. Bu evraklar şunlardır:
Tüm bu evraklarla birlikte sigorta şirketinin iletişime geçebileceği bir numara ve ödeme yapabileceği banka bilgilerinin de başvuru dilekçesinde yer alması gerekmektedir.
Usulüne uygun ve eksiksiz bir şekilde başvuru yapıldığı takdirde sigorta şirketi belirtilen süre içerisinde başvuruyu cevaplamaz ya da talebi karşılamazsa başvurulacak yollardan biri Sigorta Tahkim Komisyonuna başvurmaktır. Komisyona başvuruda bulunmak dava açmaya nazaran daha hızlı ve etkin karar alınması yönünden büyük bir avantaj sağlamaktadır. Uygulamada Sigorta Tahkim Komisyonu tarafından yapılan dosya incelemesinde dosyaya bilirkişi heyeti atanmaktadır. Komisyona başvuru yaparken zarar görenin zararının tam belirlenemediği hallerde bilirkişi raporuyla birlikte bu miktar ortaya çıkmaktadır. Dolayısıyla dosya bilirkişiden döndükten sonra sigorta hakeminin taraflara bilgi vermesiyle birlikte bilirkişi raporuna itiraz ve ıslah süreci başlamaktadır. Başvurucu bilirkişi raporunda tespit edilen miktarı esas alarak talebini aşan miktar açısından ıslah yapmalıdır.
Sigorta Tahkim Komisyonuna başvuru aynı zamanda daha ekonomik bir yoldur. Başvuru ücretleri şu şekildedir:
Hakem kararlarına karşı itiraz yolu açıktır. Ancak karara karşı itirazda bulunulabilmesi için karara konu uyuşmazlığın 15.000,00 TL veya daha yüksek bir miktarda olması ve kararın ilgiliye tebliğinden itibaren en geç on gün içerisinde itiraz başvurusunda bulunulması gerekmektedir.
Sigorta Tahkim Komisyonu tarafından verilen karar tebliğ edildikten hemen sonra icra edilebilir niteliği haizdir. Bu karar ilam niteliğinde belge olduğundan karar ile doğrudan icra takibi başlatılabilmektedir. Dolayısıyla Sigorta Tahkim Komisyonuna başvuruda bulunmak zararın tazmini açısından etkili bir yoldur.
Yukarıda da bahsedildiği üzere değer kaybının tazmini açısından başvurulacak bir diğer yol da dava yoludur. Bu davayı açmanın şartları şunlardır:
İlgili sigorta şirketinden başvuruya cevap gelmediği ve başvuru talebi karşılanmadığı takdirde zarar gören bu sefer kazanın meydana geldiği veya da zarar görenin yerleşim yerinde bulunan Asliye Ticaret Mahkemesinde dava açabilecektir. Ancak Sigorta Tahkim Komisyonuna başvurudan farklı olarak Asliye Ticaret Mahkemesinde dava açılması halinde ticari uyuşmazlıklarda mevcut olan zorunlu arabuluculuğa başvuru şartının da yerine getirilmiş olması gerekmektedir. Arabuluculuk müzakereleri sonucunda tarafların anlaşamaması üzerine dava açılarak uyuşmazlık mahkemede çözümlenir.
Değer kaybı davasında davalı olarak trafik kazasında karışan kusurlu araç maliki, bu aracın Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta (KMAZMS-Trafik Sigorta) poliçesini düzenleyen sigorta şirketi, araç işleteni, aracı kullanan kişi gösterilebilir. Bu kişiler Karayolları Trafik Kanunu uyarınca müştereken ve müteselsilen sorumludur. Dolayısıyla zarar gören bu kişilerin tümünden zararının tazmin edilmesini talep etme hak ve yetkisine sahiptir.
Bu iki hukuki süreç de gerek teknik detaylar içermesi sebebiyle gerekse de izlenmesi gereken birçok prosedür içermesi sebebiyle düzgün yönetilmesi gereken süreçlerdir. Belirtilen nedenlerle herhangi bir hak kaybının yaşanmaması ve fırsatçılığa mahal verilmemesi adına sürecin avukatlarla yönetilmesi bir hayli önem taşımaktadır. Euros Hukuk Danışmanlık & Arabuluculuk ekibi olarak her zaman hizmetinizdeyiz. Doğru bir şekilde adalete erişiminizi sağlamak adına bizimle iletişime geçiniz.